DNA’nın Önemli Bir Parçası Olan Fosfor, Dünya’ya Uzaydan Gelmiş Olabilir

0

DNA’yı şekillendiren elementlerden biri olan ve yaşamın ana kaynağı fosfor, yeryüzüne yeni doğan gök taşları ile gelmiş olabilir. Bu element evrende son derece nadir bulunduğundan Dünya’daki varlığı gizemli bir hal almıştır. Avrupa Güney Gözlemevi’ndeki (ESO) bilim insanları, fosforun oksijen ile bağlanmış fosfor-monoksit molekülü ile Dünya’ya gelmiş olabiliceğini düşünüyorlar. Teknoloji Haberleri – Teknoloji Rehberi ailesi olarak bu konuyu detaylarıyla anlattık.

[toc]

[sc_fs_multi_faq headline-0=”h2″ question-0=”Yıldız Nasıl Doğar?” answer-0=”Yazımızda buna detaylıca yer verdik.” image-0=”” headline-1=”h2″ question-1=”Kuyruklu Yıldızlar Nasıl Oluşur?” answer-1=”Güneş’in çekiminden etkilenerek hızla hareket ettiklerinden tepkimeye girerek arkalarında oldukça uzun bir kuyruk oluştururlar.” image-1=”” count=”2″ html=”true” css_class=””]

Monthly Notices of the Royal Astronomical Society dergisinde araştırmanın ayrıntıları yayınlandı. Araştırmacılar, fosfor monoksit formunun yeni yıldızların doğuşundan ortaya çıktığını öne sürüyor. Ayrıca bu molekülü Jupiter’i çevreleyen “67P” diye adlandırılan bir göktaşında da buldular.

Yani Evren’den Dünya’ya düşen her bir göktaşı, içinde fosfor monoksit barındırıyor. Böylece fosfor da yeryüzüne varmış oluyor.

Kathrin Altwegg adındaki yazara göre yıldızlar Dünya‘ya organik bileşikler dağıttığından 67P’de bulunan fosfor monoksit, kuyruklu yıldızlar ve Dünya arasındaki yaşam bağlantısını güçlendirebileceğini düşünüyor.

67P Kuyruklu Yıldızı

Avrupa Uzay Ajansı’na ait Philae adlı uzay aracı, hatırlarsanız 2014 yılında Rosetta uydusundan ayrılarak 67P kuyruklu yıldızına doğru yola çıkmıştı ve görevini başarıyla tamamlamıştı. Bu Philea’ya “Kuyruklu yıldıza iniş yapan ilk uzay aracı” ünvanını kazandırmıştı.

Kuyruklu yıldızdaki buz ve toz tabakaları yakından incelemek ve Güneş Sistemi’nin ve Evren’nin nasıl oluştuğunun anlaşılmasında yardımcı olacaktı. Rosetta’nın gönderdiği verilere odaklanan gök bilimciler, daha önce fosforun izlerini bulmuşlardı ancak elementin hangi molekülün parçası olduğunu belirleyememişlerdi. Kathrin Altwegg daha sonra bir gökbilimciler konferansında yaptığı açıklamada; aradıkları şeyin fosfor monoksit olduğunu söylemiştir.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR !   Türkiye’de TEKNOFEST Coşkusu
İlginizi Çekebilir : Dünyanın En Büyük Teleskopu FAST Göreve Başladı

Fosfor monoksit, yeni doğmuş bir yıldızın çevresindeki boşlukların çökmesinden sonra kuyruklu yıldızlara dönüşebilir. Moleküller, kuyruklu yıldızı çevreleyen donmuş toz taneleri içinde sıkışabilir, bazıları ise kuyruklu yıldıza dönüşebilir.

Bilim ne kadar büyüleyici bir şey değil mi?

Yıldızlar Doğdukça Fosfor Taşıyan Moleküller Oluşuyor

Fosfor evrende nadirdir ama yaşam için de gereklidir. DNA‘yı oluşturan nükleotid zincirlerini tutkal görevi görerek bir arada tutar. Ayrıca hücre duvarının oluşmasında ve hücrelerin hayatsal faaliyetlerini sürdürmeleri için depoladıkları enerjiyi depolama da yardımcı oluyor.

Gökbilimciler bu elementin Dünya’ya nasıl geldiğini anlamak için tamamiyle göktaşlarına odaklandılar. Şili’deli Atamaca Large Milimeter/Submilimeter Array (ALMA)’ yi kullanarak bu çalışmanın arkasındaki bilim adamları AFGL 5142 adlı göktaşı oluşum bölgesini incelediler. Bu bölgeden gelen dalga boyları, hangi tür moleküllerin eşleştiğini farketmelerinde yardımcı oldu ve yeni oluşan göktaşlarının fosfor molekülleri taşıdıklarını keşfettiler.

Yıldızlar Nasıl Doğar?

Yıldızlar, gaz ve toz bulutları arasındaki minicik parçacıklardan oluşurlar. Etkin yıldızlardan tek farkları bu bulutsuların çağlar boyunca soğuk ve durağan kalmalarıdır. Uzaklardan gelen bir göktaşı ya da bir Supernova’dan gelen şok dalgası doğan yıldızımız için her şeyi değiştirebilir. Bu şok dalgasından gelen kuvvet, yıldızımızın içindeki parçacıkların çarpışmasına ve yığılmasına sebep olur. Yığılan kütle arttıkça kütle çekim kuvveti artar ve etrafındaki her şeyi çekmeye başlar.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR !   30’dan Fazla Gezegende Hayat Olabilir

Yığın, daha çok maddeyi kendine çekmeye başlayınca merkezi yoğunlaşır ve ısınır. Milyonlarca yıl bu yığın küçük ve yoğun bir ilkel yıldıza dönüşür ve etrafındaki her şeyi kendine çekip ısınmaya devam eder. Yıldızların hacmi ne kadar artarsa çekim kuvveti de bir o kadar artar. Çekirdeğinin ısısı 18 milyon dereceye ulaştığında, yoğunluğa ve ısıya dayanamayıp patlar. Bu patlamalara Supernova denir. Supernova’nın geride bıraktığı gaz ve toz bulutlarından da yeniden yıldız doğar. Fakat bu milyonlarca yıl sürer.

Kuyruklu Yıldızlar Nasıl Oluşur?

Kuyruklu yıldızlar, Astroid Kuşağı’ndan, Kuiper Kuşağı’ndan veya Oort Bulutu’ndan gelebilir. Güneş’in çekiminden etkilenerek hızla hareket ettiklerinden tepkimeye girerek arkalarından oldukça uzun bir kuyruk oluştururlar. Kuyruklu yıldızlar adlarını bu özelliklerinden dolayı almışlardır. NASA tarafından çekilen bir kaç kuyruklu yıldız fotoğrafına bakabilirsiniz. Hepsi birer harika!

Kuyruklu yıldızlar aynı gezegenler gibi belirli bir yörüngede ve sürede dönerler. Kuyruklu yıldızların uzunlukları 10 milyon kilometreye kadar uzayabilir.

İlginizi Çekebilir : Samanyolu Galaksisinde Bulunan Kara Delikte Tuhaf Nesneler Keşfedildi

Kuyruklu yıldızlar, ışıklarını Güneş’ten alırlar. Güneş’e yakın olanları çıplak gözle görebiliriz ancak diğer durumdaki yıldızlar için bu neredeyse imkansızdır. Kuyruklu yıldızlar ilerlerken arkalarında tozlar bırakırlar ve bu tozlar Dünya ile kesiştiğinde göktaşı yağmurları meydana gelir.

Gök bilimciler, kuyruklu yıldızların amino asitler ve hatta su gibi yaşamın diğer kimyasal bileşimlerini de Dünya’ya getirmiş olabileceklerini düşünüyorlar.

Fosfor, yeryüzüne düşen göktaşları ile Dünya’daki yaşamın bir parçası gibi gözüküyor.

 

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz