İnternet sayesinde pek çok avantaj elde etmiş olabiliriz ancak teknolojik gelişmeler bize çok daha fazlasını sunuyor. Eminiz ki şimdiye dek “birkaç yıl sonra robotları günlük hayatımızın bir parçası olarak görmeye başlayacağız” diyen birçok haber okumuşsunuzdur. Bu makale onlardan biri değil. Aksine, zaten günlük hayatımızın bir parçası olarak kullandığımız robotlardan bahsediyor ve gelecekte bizi nelerin beklediğine dair tahminler yapıyoruz. Doğru okudunuz, robotları uzun zamandan bu yana zaten kullanıyoruz ve yakın gelecek heyecan verici pek çok sürprizle dolu. Öncelikle robotları şu anda nasıl kullandığımızdan bahsedelim ve ardından gelecekte bizi nelerin beklediğine bir göz atalım.
Hastalara ve Yaşlılara Yardımcı Olmak İçin Robotları Kullanıyoruz
Son birkaç yıldır evde hasta bakımı için robotlar kullanılıyor. Ancak burada “hasta” kavramını geniş anlamda kullanıyoruz. Bazı robotlar sadece terapi için kullanılırken bazıları daha fazlasını yapabiliyor. Örneğin PARO adlı bir robot terapi amaçlı geliştirilmiş. Sevimli bir foku andıracak biçimde tasarlanan bu robot, hastanelerde ve evlerde stresi azaltmak için kullanılabiliyor. Bu anlamda terapi köpeklerinden hiçbir farkı yok fakat yemek yeme ve uyuma gibi ihtiyaçları olmaması sayesinde 7/24 kullanılabiliyor. Robotun beş farklı sensörü var ve kendisine dokunulduğunu algılayabiliyor. Ayrıca temel sesli komutları tanıyabiliyor ve örneğin ismi söylendiğinde başını sesin geldiği yöne doğru çevirebiliyor. Gerçek bir fok gibi davranmak ve ses çıkarmak için programlanmış, dokunduğunuzda gerçek tepkiler verebiliyor.
AV1 adlı bir diğer robot ise sağlık nedenleriyle odalarından çıkamayan kişilerin görüntülü görüşme yoluyla diğer insanlarla iletişime geçmesini sağlıyor ve tamamen sesli komutlarla kullanılabiliyor. AV1 ayrıca bir hastayı takip edebiliyor, onlara ilaç vakitlerini hatırlatabiliyor veya gerektiğinde acil yardım çağırabiliyor.
Robotları Kendimizi Eğitmek İçin Kullanıyoruz
LEGO ve Fisher-Price aslında bunu uzun zamandır yapıyor. Her iki şirketin de eğitim amaçlı ürettiği robotik ürünleri var ancak bunlar “kullanıma hazır” gelmiyor. Onları kendiniz yapıyorsunuz. Bu, herhangi bir LEGO oyuncağı yaratmaktan farksız bir işlem ve bilgi sahibi olmanız veya eğitim almanız gerekmiyor. Kurulumu tamamladıktan sonra bir oyuncak değil gerçek bir robot elde ediyorsunuz. Bu robot size hikayeler anlatabilir veya problem çözme becerilerinizi geliştirebilir. Her halükârda, robotun yapım süreci bile özellikle çocukların üç boyutlu düşünme becerilerini geliştiriyor.
Hepsi bu kadar değil, kelimenin tam anlamıyla eğitim veren robotlar da var. CES 2018 fuarında tanıtılan BinaryBot, bulmaca mekaniği ile uygulama geliştirmeye olanak tanıyor. Blok dosyaları alıp sürükleyerek, karmaşık işlevleri bile çalıştırabilen uygulamalar oluşturabilirsiniz. Programlama bilgisi gerekmiyor, hatta PDF imzalamak için size yardımcı olacak bir uygulama geliştirmeniz bile mümkün. Finansal piyasalarla ilgileniyorsanız, yatırımlarınız için tüm ihtiyaçlarınızı karşılayacak özel bir uygulama geliştirme amacıyla BinaryBot’u kullanabilirsiniz. Hatta bu uygulama otomatik al/sat emirleri bile verebilir. Her şey ne kadar yaratıcı olduğunuza bağlı.
Onları Perakende Sektöründe de Kullanıyoruz
Artık bir bankaya ya da mağazaya girdiğinizde sizi bir robot karşılayabiliyor. SoftBank, “Pepper” isimli robotu ile bu seçeneği tüm perakende sektörlerine sunuyor. Pepper insansı bir robot şeklinde tasarlanmış ve tekerlekleri sayesinde bağımsız hareket edebiliyor. Robotun göğsünde geniş bir dokunmatik ekran var ve istenen her şey bu ekranda gösterilebiliyor. Örneğin Pepper’ı bir restoranın dışına yerleştirip menüyü ekranında gösterecek ve yemek önerileri sunacak şekilde ayarlayabilirsiniz.
Bu robot, müşterilerin sorularını anlayıp sesli olarak cevaplayabiliyor. Pepper bilgi toplayıp analiz ederek kendini daha da geliştirebiliyor, bu sayede Pepper’ı her sektörde kullanmak mümkün. Örneğin müşterilerin yemek seçimlerini hafızasında tutabiliyor ve bir dahaki gelişlerinde hatırlatarak aynı yemekleri isteyip istemediklerini sorabiliyor. Ancak belki de en etkileyici özelliği programlamaya ihtiyaç duymaması, Pepper kendi kendine öğreniyor. LG ve Samsung gibi şirketler de benzer teknolojiler üzerinde çalışıyor ancak kullanıma hazır ve çalışan bir ürün sunan ilk şirket SoftBank oldu.
Hiçbir teknik bilgiye sahip olmasanız ve programcılıktan anlamasanız bile Pepper size yardımcı olabilir. Ne yapmasını istediğinizi anlayıp kendini o doğrultuda geliştirebiliyor. Bu, aslında “makine öğrenimi” teknolojisinin sayesinde mümkün oluyor fakat bir yapay zekâdan farksız duruyor.
Gelecekte Bizi Ne Bekliyor?
En son CES fuarındaki bazı sunumlar, robot endüstrisinin geleceğinden neler bekleyebileceğimiz hakkında bize fikirler veriyor. Pepper gibi robotlar etkileyici olsa da insanlarla doğrudan etkileşim kurmaları için henüz oldukça erken. Gerçek dünyada çok kısıtlı bir ölçekte denendiler ve tamamen bağımsız olarak çalışmaları için birkaç nesil geçmesi gerekiyor. PlayStation 1 ve PlayStation 5 arasındaki farkı düşünün, robotlar için de her nesil bir öncekinden çok daha gelişmiş olacak.
Fakat aynı nedenle, gerçekten bağımsız robotların tek başına dolaştığını, komutlar aldığını ve bu komutları “insan” müdahalesi olmadan yerine getirdiğini görmek için biraz daha beklememiz gerekiyor. Çoğu analist bunun 2050’den önce gerçekleşeceğini düşünmüyor. Ancak robotik teknolojiler o zamana kadar gelişmeye devam edecek ve bunun etkilerini en çok medikal sektöründe göreceğiz.
Tıp bilimleri robotları giderek daha fazla kullanmaya başlıyor. Cornell Üniversitesi, yalnızca beş mikron kalınlığında ve 40 mikron genişliğinde robotlar yapmayı başardı. Size bir fikir vermesi için saç tellerimizin genişliğinin yaklaşık 70 mikron olduğunu belirtelim. Bu robotlar o kadar küçük ki bacakları bile birkaç düzine atomdan oluşuyor. Onları, insan vücuduna girerek bilgi toplamak ve çeşitli görevleri yerine getirmek için tasarlamışlar.
Fotovoltaik komutlarla yönlendirilebiliyorlar ve bir hücreden daha küçük oldukları için vücudumuzun herhangi bir yerine kelimenin tam anlamıyla “girmeleri” mümkün. Yani kılcal damarlarımıza bile girerek hücre bazında çeşitli görevleri yerine getirebiliyorlar. Örneğin kanserli hücreleri temizlemeleri için onlara talimatlar gönderebilirsiniz. Bu, kemoterapi ve radyasyon gibi riskli tedavilerin artık gerekli olmayabileceği anlamına geliyor. Kanserli hücreleri yok etmek için gereken tek şey basit bir enjeksiyon olabilir.
Hayır, İnsanlığı Yok Etmek İstemiyorlar
Ayrıca, daha “büyük” insansı robotlar geliştirmek için birden çok şirket çalışmaya devam ediyor. Artık “kompakt robot” olarak anılıyorlar ve daha fazla servo motor kullandıkları için insan hareketlerini (özellikle mimikleri) daha iyi taklit edebiliyorlar. 5G kullanacak özellikte tasarlandıkları için Tesla otomobillerinde olduğu gibi merkezi bir sunucudan gönderilen komutlarla yönetilmeleri mümkün.
Dans edebiliyorlar, karate yapabiliyorlar, etrafı temizleyebiliyorlar. Yapabilecekleri şeyler sadece gönderilen komutlarla sınırlı. Bir önceki nesildeki robotlara kıyasla denge sağlamak konusunda çok daha iyiler, yani merdiven çıkma gibi eylemleri de rahatça yapabiliyorlar.
Eğer “insanlığı yok edecek” robotlardan endişe ediyorsanız bunun halen bir bilim kurgu fantezisi olduğunu söyleyebiliriz. Ne kadar gelişmiş olursa olsun robotlar henüz insanlara karşı koyabilecek durumda değil.
Bunun olması için her şeyden önce bir yapay zekâ geliştirmemiz ve onun bizi yok etmeye karar vermesi gerekiyor. Bunların ikisinin de kısa süre içerisinde gerçekleşmeyeceğinden emin olabilirsiniz. Ancak güvenlik endüstrileri, robotik teknolojileri yoğun bir şekilde kullanıyor ve geliştirilmelerine katkıda bulunuyor.
Örneğin San Fransisco Polis Departmanı, çok kısa bir süre önce olaylara müdahale etmek için robot kullanma teklifinde bulundu. Kabul edilecek olursa her türden riskli olaya gerçek polisler yerine robotlar göndermeye hazırlar. Her halükârda, günümüzde kullanmaya devam ettiğimiz robotların en fazla 10 yıl içerisinde çok daha gelişmiş özelliklerle gündelik hayatımızın bir parçası olacaklarına eminiz.